Sunday, August 25, 2013

bir gün tekrar görebilir miyim o mekanları?

2013 yılında ayrıldım hayatımın önemli bir dönüm noktası olan Rusya Federasyonu'nda ki Tuva Cumhuriyeti'nden. Bugün vkontakte sayfasında gezineyim dedim şöyle bir. Ben oradayken 9.sınıfta okuyan öğrencilerimi gördüm. Her biri büyümüş, evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış, iş-güç sahibi olmuş. Hepsini çok özlemişim. ama bugün izlediğim Kelebeğin Rüyası filminde de geçtiği gibi unutmak imkansız ama hatırlamıyorum her zaman. normal aslında hatırlamamak ta. "faydalı ne yaptım, ne işe yaradı benim oradaki varlığım?" sorularına kendi adıma müspet cevap veremiyorum. şimdi değil ama bir 10 sene sonra oraları tekrar görmeyi çook isterim.. tabii kalbim buna dayanır mı bilmiyorum. Yaklaşık bir ay önce bir rüya gördüm. Sakha Cumhuriyeti'ne geri dönmüşüm müdür yardımcısı olarak. Aleksandra Maksimovna müdüre hanımımız. bana bir masa gösterdi. Muharrem Bey'in odası aynen duruyor, sekreterin orası da.. Tabii 1996-2001 yılları arasında 5 sene bulunduğum yer çoktaaan değişmiştir ama bana hiç değişmedi gibi geldi rüyamda.. tuhaf bir duygu kapladıydı içimi ama bir hoş olmuştum. nasip olur mu bir daha gitmek kendi adıma bilmiyorum ama kaderimiz ne ise onu yaşayacağız.

Wednesday, December 15, 2010

ben kimim?
iki lafı biraraya getiripte derdini anlatamayan, en yakınlarına bile sözünü dinletemeyen, derdini anlatamayan hadi hepsini geçtim kendine bile bir şey anlatamayan adi adamın tekiyim

Friday, November 13, 2009

bir çocuktan duyabileceğiniz en güzel söz 'anne', 'baba' olduğu gibi içinizi burkan söz de herhalde 'acıdı'dır. ne zaman canı yansa, düşse, hoşlanmadığı bir durumla karşılassa 'acıdı' diye ağlaması bizi mahvediyor. akan sular duruyor tabir-i caizse ama biz yetişkinler olarak herhalukarda kendi istediklerimiz zorla empoze ediyoruz çocuklara.. zorla giydiriyoruz.. ağlıyor ama biz genede giydiriyoruz.. zorla yediriyoruz.. zorla içirtiyoruz.. hep bizim dediklerimiz olacakmış gibi baskı yapıyoruz.. sözüm ona üniversite bitirdik ama hala okuma yazma bilmeyen annem kadar yetiştirebildiğimi söyleyemem kendi adıma.. onlardaki apayrı bir ihlasmış, bir şefkatmiş demek ki.. onların hakkını nasıl ödeyeceğiz..

Sunday, November 01, 2009

uzun zamandır yazmadığımın farkındayım.. hayatımdaki en büyük değişiklik biricik oğlum, hulusim.. ve de en çok ve en sık değişen o.. hali, davranışları, mutluluğu, acısı, ağlaması, gülmeleri, sabahın kör vaktinde kaldırıp bilgisayarı açtırması ve bir şeyler izlemek için sehpaya oturması..

bugünlerde diş çıkardığı için diye tahmin ettiğimiz bitmek bilmeyen acıları ve acılardan kaynaklanan rahatsızlığı ve ağlamaları var hulusinin..

beni en son ve en çok etkileyen olay; salon kapısının önündeki ağlamaklı hali bana öksüz, garip, annesiz-babasız çocukların ağlamalarını gözümün önüne getirdi.. onlar için bir kere daha üzüldüm.. Rabbim kimseyi böyle zor durumlarda bırakmasın..

Saturday, February 14, 2009

arkadaşlar haklı.. aslında çook geç kaldım blog yazmaya.. her şey değerli bir abimizin 'el yazın çirkin, o kadar günlük yazıyon ama yazın okunmuyor.. hem bak 10 parmak da yazıyon - ki asıl beceri iki parmakla hızlı yazabilmek bence - her gün yazarsın' demesiyle başladı ki bu dediğim olay 2006 yılında oldu.. ben ise yazılarıma 2009da anca başlayabildim.. tabii birazda yeni doğan çocuğumuzun hatıralarını yazalım, unutmayalım demeyle başladı.. baktım ki adıma zaten varmış blog adresi.. bizde http://hulusibilal.blogspot.com/ adresini açtık.. taze haberler ve fotolar orada..

Friday, June 16, 2006

seninle hayat çoook daha güzel..